Özbekler Tekkesi'nin Kuruluşu
Tekke, Abdullah Efendi tarafından inşa edildi. “Kurucu şeyh” olan Abdülekber Efendi (Hacı Hâce) ise görevini kırk yıl boyunca sürdürdü.
Sultantepe Özbekler Tekkesi, 1752-53 yıllarında Darbhâne Emîni ve Maraş Valisi Abdullah Paşa tarafından inşa ettirilmiş ve Nakşibendî tarikatına mensup Hacı Hâce lakabıyla tanınan Şeyh Seyyid Abdullah Ekber Efendi’ye tahsis edilmiştir. Başlangıçta vakıf kaydı olmaksızın faaliyet gösteren tekke, 1788 yılında tüccar Hacı Halil Ağa tarafından kurulan bir vakıf sayesinde hukuki kimlik kazanmıştır. Vakfiyeye göre bu zaviye, özellikle Semerkandlı Özbek dervişlerin ikametine tahsis edilmiş olup zamanla diğer Nakşibendî dervişler için de misafirhane işlevi görmüştür. Vakfın yalnızca mülk ve yapıları kapsayıp gelir getiren unsurlar içermemesi, tekkedeki faaliyetlerin hayır sahiplerinin desteğiyle sürdürüldüğünü düşündürmektedir.
Özbekler Tekkesi, 19. ve 20. yüzyıllarda Orta Asya’dan İstanbul’a gelen hacıların ve dervişlerin uğrak noktası olarak önemli bir rol üstlenmiştir. Misafir defterleri incelendiğinde, özellikle Buhara, Semerkand, Kaşgar, Andican gibi şehirlerden gelen derviş ve hacıların burada konakladığı, bu kişilerin çoğunun Nakşibendî silsilesine mensup olduğu anlaşılmaktadır. Gelenlerin büyük kısmı ticaret, zanaatkârlık veya dini hizmetler gibi mesleklere sahipti. Kayıtlara göre misafirlerin kalış süreleri birkaç günden birkaç yıla kadar uzanmakta ve bu süreler İstanbul ile Orta Asya arasındaki kültürel ve dini irtibatın yoğunluğunu göstermektedir.
Özbekler Tekkesi, Millî Mücadele yıllarında İstanbul’dan Anadolu’ya geçen Kuvâ-yı Milliye mensuplarının gizlice geçişlerinde önemli bir üs olarak kullanılmıştır. Şeyh Atâ Efendi’nin Anadolu’ya geçerek aktif destek verdiği bilinirken, tekke aynı zamanda istihbarat ve lojistik destek merkezi olarak işlev görmüştür. Tekkenin bu dönemdeki faaliyetleri, yalnızca dini değil, aynı zamanda millî bir direnişin de merkezi olduğunu ortaya koyar. Bu yönüyle Özbekler Tekkesi, İstanbul’daki tarikat yapılarının kurtuluş hareketindeki stratejik rollerini simgeleyen nadir örneklerden biri olmuştur.
1925’te çıkarılan Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu ile faaliyetlerine resmen son verilen Özbekler Tekkesi, bu tarihten sonra da şeyh ailesi aracılığıyla kültürel bir hâfıza mekanı olarak varlığını sürdürmüştür. Üsküdar’ın önemli kültür merkezlerinden biri hâline gelen Özbekler Tekkesi, edebiyatçılar, musikişinaslar ve mutasavvvıflar için bir buluşma noktası olmuştur. Haftalık toplantılarda Özbek pilavı ikram edilip ardından musiki meşkleri ve sohbetler düzenlenmiş; Dede Süleyman Erguner, Alaeddin Yavaşca, Kâni Karaca, Nezih Uzel, Niyazi Sayın gibi isimler bu mahfillerde yer almıştır. Özbekler Tekkesi’nin korunmasında şeyh ailesinin yapıda sürekli ikamet etmesi belirleyici olmuştur. 1983’te Ahmet Ertegün’ün desteğiyle başlayan restorasyonlar 1993 ve 2011 yıllarında devam etmiş, tekke 1996’da Münir Ertegün Vakfına 10 yıl süre ile tahsis edilmiştir. Günümüzde ise yapı, Abdullah Tivnikli Vakfı İSAR Araştırma Merkezi olarak akademik çalışmalara ev sahipliği yapmaktadır.
Tekke, Abdullah Efendi tarafından inşa edildi. “Kurucu şeyh” olan Abdülekber Efendi (Hacı Hâce) ise görevini kırk yıl boyunca sürdürdü.
El-Hâc Halil Ağa ibn Ahmed tarafından vakıf kuruldu; tekke resmî statü kazandı.
Sultan Abdülmecid tekkeyi tamir ettirdi.
Dürrinev Başkadın Efendi çeşmenin su yollarını tamir ettirdi.
Özbekler Tekkesi'nin son postnişini Necmeddin Özbekkangay vefat etti.
Mimar Cengiz Bektaş tarafından restorasyon başlatıldı.
Harem kısmı Mimar Melih Birsel tarafından restore edildi.
Ahmet Ertegün'ün vefat etti ve Münir Ertegün Tarih Araştırma Vakfı kendisini feshetti.
Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün Özbekler Tekkesi'ni müze olarak hazırlamak üzere envanter tespit ve restorasyon çalışmaları devam etti. Özbekkangay ailesi tekkede ikametini devam ettirdi.
Dürrinev Başkadın Efendi çeşmenin su yollarını tamir ettirdi.
Sultan Abdülmecid tekkeyi tamir ettirdi.
Sultantepe Özbekler Tekkesi hakkında yapılan literatür taraması, bu önemli yapının Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan tarihsel serencamını çok boyutlu bir biçimde ortaya koymaktadır. Tarih, mimari, musiki, tarikat yapıları, matbuat faaliyetleri ve Millî Mücadele gibi çeşitli konulara yayılan bu kaynaklar, Özbekler Tekkesi’nin sadece bir dini mekân değil, aynı zamanda kültürel, sosyal ve siyasi bir merkez olduğunu göstermektedir. Hem yerli hem yabancı akademisyenlerin kaleme aldığı eserlerde tekkenin Orta Asya’dan gelen dervişler için bir uğrak yeri olduğu, Karakol Cemiyeti gibi yapıların faaliyetlerine ev sahipliği yaptığı ve özellikle 20. yüzyılda İstanbul’daki mistik ve entelektüel ortamda önemli bir rol üstlendiği vurgulanmaktadır.
Sultantepe Özbekler Tekkesi Literatürü