
Zenci Musa
Eşref Bey'in emir eri Zenci Musa
Omuz vermiş, göğe çıkmış: Nebî İsâ
(Mehmet Akif Ersoy)
Aslen Sudanlı olan Zenci Musa Bey, 1880 yılında Girit’te dünyaya geldi. Babasının ölümü üzerine Kahire’ye, dedesinin yanına taşındı. Henüz otuz yaşına geldiğinde Osmanlı’nın uzun yıllar sürecek olan savaşlarına şahit oldu. 1911 yılında İtalyanların işgali dolayısıyla Trablusgarp Savaşı’na gönüllü olarak katılan Zenci Musa, bu savaşta Teşkilât-ı Mahsûsa’dan Kuşçubaşı Eşref Bey’le tanıştı. Uzun yıllar Eşref Bey’in emir eri olarak birçok kahramanlığa imza attı. Trablusgarp Savaşı’ndan sonra Balkan harplerine katılan Musa, Edirne’nin geri alınması için savaşanlardan biri oldu. Ardından Birinci Dünya Savaşı’na katıldı ve Sina-Filistin Cephesi’nde hizmet etti. Bu sırada Birinci Kanal Harekatı’na katıldı. Ayrıca vazife gereği Necid’e seyahat etti ve bu seyahatinde yukarıdaki dizelerin sahibi Mehmed Akif Bey de bulunuyordu. Savaşın ilerleyen döneminde Yemen Cephesi’ne götürülmesi gereken hazinenin ulaştırılmasında kilit bir rol oynadı. Eşref Bey’in yakalanıp esir edildiği zorlu bir yolculuğa rağmen, Zenci Musa 300.000 altınlık hazineyi Yemen’deki ordu komutanına teslim etmeyi başardı. 1918’de Mondros Mütarekesi sonrası Yemen’den dönen Zenci Musa Bey İstanbul’a yerleşti. Emekli maaşı almayı reddetti, Karaköy’de gümrük hamallığı yapmaya başladı. İstanbul’un işgal edildiği bu dönemde Anadolu’da Millî Mücadele başlamıştı ve Zenci Musa hamallığın yanında İstanbul’dan Anadolu’ya yapılan silah sevkiyatı için gizlice çalıştı. Fakat bu süreçte vücudu yıprandığı için verem hastalığına yakalandı. Hastalığı sebebiyle Özbekler Tekkesi’nin şeyhi Ata Efendi’yle görüşerek tekkede kalmaya başladı. Birçok savaşta hizmet eden Zenci Musa’nın, 1919 yılında Özbekler Tekkesi’nde vefat ettiği ve tekkenin haziresinde medfun olduğu bilgisi vardır. Hazirede ona ait bir mezar taşı bulunmamaktadır.
Literatür

Sultantepe Özbekler Tekkesi hakkında yapılan literatür taraması, bu önemli yapının Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan tarihsel serencamını çok boyutlu bir biçimde ortaya koymaktadır. Tarih, mimari, musiki, tarikat yapıları, matbuat faaliyetleri ve Millî Mücadele gibi çeşitli konulara yayılan bu kaynaklar, Özbekler Tekkesi’nin sadece bir dini mekân değil, aynı zamanda kültürel, sosyal ve siyasi bir merkez olduğunu göstermektedir. Hem yerli hem yabancı akademisyenlerin kaleme aldığı eserlerde tekkenin Orta Asya’dan gelen dervişler için bir uğrak yeri olduğu, Karakol Cemiyeti gibi yapıların faaliyetlerine ev sahipliği yaptığı ve özellikle 20. yüzyılda İstanbul’daki mistik ve entelektüel ortamda önemli bir rol üstlendiği vurgulanmaktadır.
Sultantepe Özbekler Tekkesi Literatürü
Sultantepe Özbekler Tekkesi Literatürü